97.8K
Downloads
89
Episodes
Büyümek, çalışmak, sevmek eksenlerinde düşüncelerimi ve bilgilerimi, varsa deneyimlerimi aktarıp tartıştığım konuşmaların ses kayıtları. Anne-babalık, hekimlik, psikiyatri, okul, gençlik, nörobilim sevdiğim konular. İlk 3-4 ay acemililk. Yazılarım için www.yankiyazgan.com ve ilişkili sosyal medya hesapları
Episodes
Wednesday Sep 08, 2021
Seçilmiş Söyleşiler 27: Okulların Açılması
Wednesday Sep 08, 2021
Wednesday Sep 08, 2021
Merhabalar, okullar hakkında Herkes İçin Psikiyatri podcastinde değişik kayıtlar var. “Okullar neden gerekli?” başlıklı Türk Toraks Derneği’nin bir toplantısında yaptığım sunumun kayıtlarını sizinle paylaştım. Bunlarla ilgili yazdığım makaleler de, web sitemde ve başka yayımlanan yerlerde internetten bulunabilir. Bu podcastte ise değişik zamanlarda okulların yine açılmasının önemi üzerine Eylül 2021’den çok daha önce yapılmış değişik kayıtlardan bir derleme var. Bunları bir araya getirmemizin bir sebebi de aslında okullar üzerine bir düşünme fırsatı olması. Pandemi nasıl hepimizin durup da hayatlarımızın üzerinde düşünmek için bir vesile oldu? Bazen mecburi, kimimiz ciddi sağlık sorunlarıyla karşılaştığı için, kimimiz ciddi ekonomik ve sosyal zorluklara girdiği için, çocuklarımızla hayatımızda geçirmediğimiz tipte bir zaman dilimine girmiş olduğumuz için ya da siz daha sıralayabilirsiniz. O nedenle okullar hakkında düşünmek için de bu dönem bir vesile oldu ve burada bu konudaki fikirler var. Okul neden gerekli sorusunun yanı sıra nasıl bir okula ihtiyacımız var ve bu dönem sonrasında nasıl bir okula geçebiliriz?
Diğer yandan tabii okulun çocukların gelişim ihtiyacını ve toplumun gelişim ihtiyacını karşılayacak şekilde nasıl dengeleneceğine dair gelişmeler sadece bizlerin istekleri ile olmuyor. Bir sürü politik ve ekonomik belirleyicisi var bu durumun. Ama toplumsal olarak sadece biz uzmanlar değil, toplumun değişik katmanları belli bir bilinç ile bastırdığı sürece bir manası oluyor. Burada belli bir bilinci söylememin sebebi çok gündelik bazen gerekçelerle anne babaların, öğretmenlerin ya da biz uzmanların hareket ettiğini düşünüyorum. Örneğin, “Ödev kaldırılsın”, evde çocuğumuza ödev yaptırmak zor geliyorsa ödevin kaldırılmasını isteyebiliyoruz ama ödevin kaldırılması ya da kaldırılmamasının mantığı üzerine bu konuda düşünülmüş üretilmiş fikirleri kimse gerçek anlamda tartışmıyor. Bir başka bakış açısı yine bu son dönemde “Çocuklar şunu yapsın bunu yapmasın”, “Öğretmenler bunu öğretsin”, “Okulda salata çıksın çıkmasın” gibi neredeyse keyfi sayılabilecek, birtakım keyfi gözüken, yani anne babaların keyfi düşündüklerini söylemek istemiyorum, ne olur ne olmaz çünkü herkes bu konularda çok da alıngan ama gerçek anlamda çocukların ihtiyacının ne olduğunu düşünmek konusunda anne-babalar 1990’lardan bu yana ciddi de bir evrim geçirdiler. Öğretmenin suratı asık olmasının kendi çocuğunun moralini bozduğundan şikayet eden ama öğretmenin suratının neden asık olduğu hakkında düşünmeyen ya da bunu sormaya da kusura bakmayın ama tenezzül etmeyen anne babalar aynı zamanda eğitimin demokratikleşmesini beklediklerini de söylediler. Öğretmen ile veli arasındaki eşitliği görmeyen birinin çocuklarının demokratik bir ortamda büyümesini nasıl beklediğini varın siz düşünün. Özel okul dünyasını söylüyorum burada ama bunun bir başka versiyonu devlet okullarında da var ona geleceğim. Öğretmenlere, “Sizin maaşınız bizim paramız ile ödeniyor” diyen çocuklar, “Benim babamın şoförüne verdiği para senin aldığından daha fazla” diyenler, “Biz buraya paramızla geliyoruz notumuzu da vereceksiniz, herkese 100 vereceksiniz” diyen aileler. Bütün bunlarla beraber şimdi herkes birdenbire eğitim ile ilgili eleştirilerinin ciddiye alınmasını da bekliyor.
Tabii ki herkes, hepimiz birçok yerde hata yapıyoruz ama eğitime ve sağlığa bakış açısındaki paralellikte dikkatimi çekiyor. Örneğin, öğretmenlere olan bu yüklenmeci tutumu sadece böyle birtakım “zengin çocuklarının” gittiği okullardaki yeni zengin ya da plazalarda çalışan iyi eğitimli ama bir şekilde bu entitlement, hani her şeyi kendine hak bilme kültüründen bir anlamda fazla zehirlenmiş ailelerin eskiden SSK hastanelerinde olan “Bizim maaşımızdan kesilen paralarla siz bize hizmet ediyorsunuz, bizim istediğimiz reçeteyi yazacaksınız” diyen (ve hala bunların devam ettiğini biliyoruz) hastalardan farkı yok. Hekime ya da sağlık çalışanına şiddet gibi öğretmene de şiddetin, bazı yerlerde duygusal şiddetin olduğunu görüyoruz. O nedenle özel okul, resmi okul ama özel okullarda bu en kristalize biçimde oluyor ve orada aslında bir anlamda baktığımızda daha ilerici, daha gelişmeye açık insanların da var olduğunu düşündüğümüzde bir anlamda bunun birazcık “sözde” olduğunu da kabul etmeliyiz.
Bu eleştirel sözlerimi belki birçok kişi üstüne alınmayabilir ya da üstüne alınanların akıllarında karşı fikirler doğabilir ama sözlerimin bir kaynağı da şu: Eğer eğitim düzeninin iyileştirilmesini istiyorsak çocuklarımızla ilgili şikayet ettiğimiz onların gelişimini kısıtlayan durumları değiştirmek istiyorsak bunun sadece eğitim sistemi ile ilgili olmadığını belki hatırlamak lazım. Bizleri bu şekilde düşünmeye, davranmaya götüren sosyal ve ekonomik determinantları, belirleyicileri ayıklayamazsak, ödevi kaldırmışız ya da sınavları öyle yapmışız, böyle yapmışız ile çok bir ilerleme olmayabileceğini düşündüğüm için bunu söylüyorum. Kabaca bu perspektif ile bu podcastin gerisini dinlerseniz ve yazılara, bu konulardaki tartışmalara katılırsanız Twitter’da, Instagram’da ben veya başkalarının, çocuklarımız ve ülkemizin ve dünyanın geleceği için farklı noktalara gidilebilir diye düşünüyorum. İyi dinlemeler… (Bu bölüm Ece Cantay, Stajyer Psk., Güzel Günler Klinik tarafından hazırlanmıştır.)
Comments (0)
To leave or reply to comments, please download free Podbean or
No Comments
To leave or reply to comments,
please download free Podbean App.